Sineme Tarihi (3.Bölüm-İÇERİK EDİTLENECEK)

Etiketler:



Thomas Alva Edison, Le Prince ile Max ve Emil Skladanovsky

Hareketli resmin “icat edilmesi” çoğunlukla Thomas Alva Edison’un adıyla iliºkilendirilir; fakat
çağdaş endüstriyel pratiklere uygun olarak, Edison’un hareketli resim makineleri, aslında
Edison’un New Jersey, West Orange’taki laboratuarlarında İngiliz William Kennedy Laurie
Dickson’ın denetiminde çalışan bir teknisyenler ekibi tarafından üretildi. Dickson ve arkadaşları
1889’da hareketli resimler üzerinde çalışmaya başladılar.
1
Mayıs 1889’ta Thomas Edison Eastman Company’ye Kodak kamera sipariºi verdi ve
kullanılan 70 mm film rulosuna görünüºte hayran kaldı. Bunun üzerine laboratuarında çalışan
W.K.L.Dickson Eastman’dan 1 3/8” (ca. 35 mm)‘lik bir film rulosu istedi. Bu ebat Eastman Kodak
kameralarda kullanılan film ölçüsünün yarısıydı. Bunun o zaman bir kiºinin bakabileceği bir
selüloid film ºeridinde hareketli imajlar için yeni bir Kinetoscope tipte kullanılması
düºünülüyordu.
Eastman’ın bu buluºu, sinema tarihi açısından çok önemliydi. Çünkü bu filmler olmadan
sinemanın ortaya çıkması düºünülemezdi. Edison bu filmlerden yararlanarak, önce seri
fotoğraflar çeken “Kinetograph” adında bir alıcı makine; sonra da çekilen seri hâlindeki
fotoğrafları göstermek için “Kinetoscape” adı verdiği baºka bir aygıt yaptı (1890).
2
Dickson, 1889’da Amerika’daki selülid üzerine yazımlanmış ilk film olan Fred Ott’un Aksırığı’nı
(Fred Ott’s Sneeze) çekti. Filmde, Edison fabrikasında çalışan bir iºçinin kameraya yönelik
 
olarak aksırışı, yakın çekim ölçeğiyle görüntülenmiºti. Fred Ott, Edison’ın laboratuarında
çalışanlardan biriydi. Filmin adının da belirttiği gibi, filmde yalnızca hapşırıyordu. Ancak
Kinetoscope’daki hiçbir önemli parça “yeni” değildi. Bu aygıtın özelliği, üzerindeki bir göz
deliğinden bakılmasıydı.

1891’de, yine Dickson’un geliştirdiği Kinetograph devreye girdi üç yı1 sonra piyasaya sürüldü.
Bir süre sonra çok sayıda Kinetoscope’ün yer aldığı izleme salonları yayılmaya başladı. Her bir
makineyi bir kiºi kullanabiliyordu ama aygıta gösterilen ilginin büyüklüğü, çok kısa süren filmlere
ödenen ücretin bu salonları iºletenlere iyi kar getirmesini sağlıyordu. Edison, laboratuarlarında
çekilen filmlerin ve patentini aldığı Kinetoscope’un getirdiği imkanları sonuna dek kullandı,
fiyatları dilediğince belirledi.
Laboratuarında Mayıs-Haziran 1891 tarihli Newark Athlete ve Dikkson Greeting isimli ilk filmleri
çekmiºtir. Bu filmlerde hareket kaydedilmiº ama arada kesiklikler de göze çarpmaktadır.
3 Günümüze kadar gelen ve elimizde de olan ilk örneklerde Edison
George Eastman ve Edison
1893’e gelindiğinde, çalışabilir ama hantal bir makine olan Kinetograph’ı ve uzunluğu
12,2-15,3 m arasında olan bir film ºeridinin bir elektrik lambasıyla bir örtücünün arasından
geçtiği gösteri kutusu benzeri bir makine olan Kinetoscope’u icat etmiºlerdi. Dolayısıyla
Kinetograph’ın boyu, ağırlığı ve görece hareketsizliğinin zorunlu bir sonucu olarak ilk film
stüdyosunu da geliºtirip kurmuşlardı. Bu, hapishane kamyonuna benzerliğinden ötürü “Black
Maria” adı verilen bir kulübeydi. Yapımı 1 ªubat 1893’te tamamlanan ve 637 dolara çıkan
stüdyonun tavanı camdı. Tavan açılabildiği gibi, stüdyo da oturtulduğu eksen üzerinde
döndürülerek,
stüdyosunda kara bir perdenin önünde Dickson durmadan film çekiyordu.

İlk dönemde genellikle (hareketli) resimlerini çektirmek için yakındaki New York City’den West
Orange’a gelen Amerikalı vodvil oyuncuları bu ilkel stüdyoda çalıştılar. Bu resimler on beº
saniyeden bir dakikaya kadar sürebiliyor ve örneğin ünlü göbek dansçısı Küçük Egypt ya da poz
veren Güçlü Sandow gibi çeºitli sanatçıların sahne gösterilerini yeniden üretiyordu.
5
Lumiare’lerde olduğu gibi Edison’un da film tarihindeki önemli konumu teknik yaratıcılıktan çok
pazarlama becerisinden kaynaklanır. Kitlesel izleyicilerden çok bireysel izleyiciler için tasarlanan
bir makine olmasına karşın ticari açıdan başarılı olabilecek bir hareketli resim makinesini
pazarlayan ilk ºirket Edison’un ºirketiydi. Kinetograph ve Kinetoscope’un haklarını elinde tutan
Edison, hemen ticari kar planları yapmaya koyuldu, ülkenin her yanında Kinetoscope
salonlarının kurulmasını sağlayan ticari anlaºmalar yaptı. Her biri aynı film gösteren on gösterim
makinesi için yeri bulunan kiralık bir dükkan olan ilk Kinetoscope salonu New York City’de Nisan
1894’te açıldı. Popüler boks ºampiyonu Centilmen Jim Corbett, Black Maria’da Pete Courtney’in
karşısına çıkınca bu yeni teknoloji mucizesi büyük bir ün kazandı. Ortaya çıkan film Edison’un
makinesini ülke çapında tanıttı, söylendiğine göre kadın izleyiciler yan çıplak Centilmen Jim’i
görebilmek için Kinetoscope salonları önünde kendinden geçmiº halde kuyruklar oluºturuyordu.
Kısa sürede baºka Kinetoscope salonları açıldı, makineler yazlık eğlence parklarında yoğun bir
ilgi gördü.

İlk hareketli resimler gösteriminin kesin tarihini belirlemek “gösterim”in özel olması, ücret
ödeyen bir izleyici topluluğuna açık olması, bir Kinetoscope’tan izlenmesi ya da bir perdeye
yansıtılması gibi etmenlere bağlıdır. Bu parametreler dikkate alındığında, ilk gösterinin tarihi
olarak, Edison’un Kinetoscope’u kusursuz hale getirdiği 1893 ile Lumiere kardeºlerin Grand
Cafe’de Aralık 1895’te gerçekleºtirdikleri gösteri arasındaki zaman dilimi gösterilebilir.

1888’de Augustin Le Prince (1842-1900?) sinema filmleri çekebildi ve bunları perdede
gösterime sundu. Edison’un yıllarca sinemanın mucidi olduğunu iddia etti. Onun bu alandaki
katkıları tam manalarını açığa çıkarmak amacıyla Amerikan film tarihçisi Gordon Hendricks’in
birkaç çalışmasında ele alındı. Birt Acres (1854-1918) 1892’den itibaren kendi “kinetic
camera”sının daha iyi bir versiyonu olan “Kineopticon” üzerinde çalışmaktaydı.
Yine 1892’de genç bir mühendis olan Léon Bouly başarılı bir “Cinématographe” dizayn etti.
1893’te ona geliºtirilmiº bir versiyon olan “Cinématographe Bouly” için bir patent verildi. Bu alet
hala durmaktadır ve Paris’te le Musée des Arts et Métiers’te sergilenmektedir.
Max

ªubat 1895’te Louis Aimé Augustin Le Prince’in teknik meslektaşı Jean Acme Leroy Clinton,
New Jersey’de halk için ücretli olarak film gösterileri verdi. Ağustos 1895’te İngilizce mucit Birt
Acres Londra’nın Kuzeyinde, Barnet’te halka açık film gösterileri yaptı. Max Skandanowski
kardeºiyle birlikte 1 Kasım 1895’ten itibaren Berlin’de “Das Bioskop” filmlerini gösterdi. Acres’in
6 / 11
Sinema Tarihi (3.Bölüm)
asistanı Arthur Melbourne-Cooper ilk ºovunu 18 Aralık 1895’te Büyük Britanya, North Mymms in
Hertfordshire’da ücretli giriº yapan bir topluluğa izlettirdi.
8
Lumire kardeºler, ücret ödeyen bir izleyici topluluğuna perde üzerinde hareketli resimler
gösteren “ilk” kiºiler bile olmayabilirler; bu onur büyük olasılıkla, Cinmatographe’ın halka açık
ünlü gösterisinden iki ay önce Berlin’de aynı ºeyi yapmış olan Alman Max Skladanowsky’ye
aittir. Fakat bir rakip tarafından ‘geride bırakılmalarına karşın, Lumiere kardeºlerin ticari zekaları
ve pazarlama becerileri neredeyse bütün Avrupa ve Birleºik Devletler’de aniden tanınmalarını
ve sinema tarihinde önemli bir yer edinmelerini sağladı.
9
Çalışma yapan mucitlerin çoğunluğu sinematografiyi keºfetmekten uzaktı. Le Prince’in aklında
sinematografik diorama vardı. Antoine Lumière muhtemelen ana faaliyetinin pazarını geniºletme
konusunda çaba gösteriyordu: fotoğraf malzemelerinin imalatı. Edison kendi ses cihazıyla
birlikte yürüyen canlı resimler oluºturmak istedi. Marey ve Acres bilimsel araştırma amaçlı alet
geliºtirmek istediler.Acres ilk Lumière gösterilerinin başarısını kabul eder, ancak “Onların
başarılı gösterisinden dolayı oldukça kalabalık bir grup benzer ºovlarla ortaya çıktı, ama
Lumière kendi alet veya filmlerini satmadığından, taklitçiler Edison filmlerine veya temin
edebilecekleri benim filmlerime bel bağladılar, kendi filmlerimi temin etmeyi bir süre durdurdum.”
beyanında bulunur.Acres, Lumière’in aletinin tek başına sinematografinin hızlı geliºmesine çok
az katkıda bulunduğunu müzakere etmekte haklıdır.

Bütün bunların sonucunda “Sinemayı kim icat etti?” sorusuna tek ve ve net bir cevap
verilemeyeceği ortaya çıkıyor. Her ne kadar T. Alva Edison’un, kendisini sinemanın mucidi
olarak gördüğü bilinirse de,William Friese-Greene aracılığıyla İngilizler, Louis-Aime-August
Le Prince ile Fransızlar, Max ve Emil Skladanovsky’nin aygıtlarıyla Almanlar “hareketli
resim”in icadını kendilerine mal etmek istediler. Çünkü bu ülkelerde projeksiyon makinalarının
patentleri erkenden alınmış ve Edison un gösterisinden daha önce halka, perde üzerinde
hareketli resim gösterileri düzenlenmiºti.

Edison 1991’lerden baºlayarak görüntüyü kaydetmesine karşın, halka açık ilk gösterisini New
York 6Avenue 34. Caddedeki Koster and Bial’s Music Hall’de 23 Nisan 1896’da
gerçekleºtirmiºtir.
12
Lumiere kardeºlerin 28 Aralık 1895’te yaptığı gösteriler genelde sinemanın doğuşu olarak
kabul edilirken, artık bir çığır açılıyor ve sinema hayatımıza giriyordu.

Öğr.Gör. Memduh Yağmur (Fırat Ünv. İletişim Fak.)
Muhammed Özkılınç (Kanal 3 Metin Yazarı)
broadcasterinfo.net/
11
10
güneºi en iyi alabileceği konuma getirilebiliyordu. Sinema tarihinin bu ilk